Dr. Miris Meryem Kurtulmuş, Marmara Üniversitesi’nin değerli bir öğretim elemanı ve Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi’nin (6 No’lu) yöneticilerinden ve aktivistlerinden birisidir. Kıymetli bir akademisyen olmasının yanı sıra demokratik üniversite, akademik özgürlük ve emek mücadelesinde aldığı sorumluluklarla her zaman gönül borcu duyacağımız ve hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımız mücadele arkadaşımızdır.
Marmara Üniversitesi Rektörü M. Zafer Gül, 12 Eylül faşizminin bir ürünü olan, bilim ve üniversite karşıtı 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun padişah-rektör anlayışının yansıması olan yetkilerine yaslanarak ve hatta bu darbe ürünü kanunun verdiği yetkilerini dahi aşarak Meryem Hoca’nın yıllık atamasını, “6 AY” şeklinde gerçekleştirmiştir. Bu açıkça bir hukuksuzluk, kötü niyetli bir saldırı ve tehdittir.
Görülmektedir ki günümüz muktedirlerinin demokrasi, emek ve bilim düşmanı, piyasacı ve otoriter üniversite anlayışı 12 Eylül faşizminin hukukuna bile sığmamaktadır. 12 Eylül’ün üniversite anlayışının iş güvencesini ve akademik özgürlüğü ortadan kaldıran hukuku dahi günümüz muktedirlerine yetersiz gelmekte; akademik özgürlüğü tamamen yok etmek isteyenler akademik özgürlüğün vazgeçilmez koşulu olan iş güvencesini de tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemekte; mevsimlik işçi gibi çalışan, meslekleri, ekmekleri ve gelecekleri padişah-rektörlerin iki dudağının arasında, bir imzasının ucunda olan öğretim elemanlarının zapturapt altına alınmasıyla yaratacakları “dikensiz gül bahçeleri”nde istedikleri gibi at koşturulabileceklerini düşünmektedirler.
Sendikamız Eğitim Sen, bu konudaki hukuk mücadelesini başlatmıştır. Bu hukuksuzluğun hesabı her şekilde mahkemeler önünde sorulacak; yalnız kurumsal değil bireysel sorumlulukların saptanması ve sorumluların gerekli bedelleri ödemesi sağlanacaktır.
Biliyoruz ki Meryem Hocamız’a yönelen bu saldırının bir diğer nedeni de, Meryem Hoca’nın daha önce dava açmak yoluyla ifşa etmiş ve kazanmış olduğu bir başka hukuksuzluktur. Marmara Üniversitesi’nde uygulanmak istenen, üniversitelerin sermayeye, bankalara, “faiz lobisi”ne peşkeş çekilmesi örneklerinden biri olan KampüsKart uygulaması, Meryem Hoca’nın açtığı ve Eğitim Sen’in takip ettiği dava ile durdurulmuştur. İşte bu yeni saldırı, muktedirlerin bir rövanş saldırısıdır.
Meryem Hocamız üzerinden, hepimize, emek ve demokrasi mücadelesine, demokratik üniversite ve akademik özgürlük mücadelesine, özgür bilime bir mesaj verilmek istenmiştir. Buna karşılık bizler, “insan, toplum ve doğa için üniversite” isteyen bilim emekçileri olarak, bu reste karşılık olarak mücadelemizi daha da büyüteceğimizi ilan ediyoruz. Bu saldırıyı püskürtmekle ve bu hukuksuzluğun faillerinin tarihe üniversite ve bilim düşmanı olarak kaydedilmesini sağlamakla yetinmeyecek; geleceğin özgür ve demokratik üniversitelerini inşa etmeye inatla ve dirençle devam edeceğiz.
Eğitim Sen Yükseköğretim Bürosu’nun da bir üyesi ve emektarı olan Meryem Hocamız bu sene defalarca kez Ankara’ya geldi. Bu gelişlerinden ikisi asistanların iş güvencesi mücadelesi için yapılan eylemler içindi. Meryem Hocamız ile birlikte YÖK önünde sabahladık, birlikte Kızılay’da yürüdük. Şimdi biz de İstanbul’a, Marmara Üniversitesi’ne gelmeye, Ankara’da hep özlediğimiz deniz kokusunu içimize çekerek geceyi güne katmaya ve mücadelemizi büyütmeye hazırız.
Yaşasın Güvenceli İş Güvenceli Gelecek Mücadelemiz!
Yaşasın Demokratik Üniversite Mücadelemiz!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Her Yer Marmara Her Yer Direniş!
Eğitim Sen Ankara Üniversiteler Şubesi (5 No’lu)