Güvencesiz çalışma akademik özgürlükler ve insanca yaşam üzerinde Demokles’in Kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor. Kendisini “Atatürk Rönesansını Devam Ettiren Üniversite” diye tanımlayan Yeditepe Üniversitesi, keyfi bir şekilde araştırma görevlilerini işten çıkarma kararı aldı. Eğitim-Sen Ankara 5 nolu şube olarak Yeditepe Üniversitesi’nde çalışan ve hukuksuz bir şekilde işten atılmakla yüz yüze olan meslektaşlarımızla her platformda dayanışma içinde olacağımızı duyuruyoruz.
Yeditepe Asistan Dayanışması‘nın konuyla ilgili basın açıklaması şöyle:
“Güvenceli iş güvenceli gelecek!” temelinden doğan Asistan Dayanışmasının birer parçası olan 3 Araştırma Görevlisi arkadaşımıza, görev aldıkları bölümlerin başkanlarının ya da bağlı bulundukları fakültelerin dekanlıklarının şikayeti ya da bilgisi olmadan, Rektörlük tarafından 31 Temmuz itibari ile hiçbir gerekçe gösterilmeksizin işten çıkarılacaklarına dair tebligat sunulmuştur. Bu haksız işten çıkarmaların gerekçesini talep etmek için Rektör, Hukuk müşaviri ve Genel Sekreter Vekili bir öğretim üyesi ile birlikte yapılan toplantıdan işten çıkarılmalar ile ilgili somut bir gerekçe alınamadığı gibi aynı zamanda böyle bir gerekçenin gerekli olmadığı da kendileri tarafından toplantıya katılan sözcü arkadaşlarımıza belirtilmiştir. Bu işten çıkarmaların “rastgele” olduğunu belirtirken aynı zamanda bunun bizlerin “denetlenmesinden” sorumlu olduğu iddia edilen Planlama müdürlüğünün düzenlediği raporlara göre yapıldığı yine Rektör tarafından beyan edilmiştir. Ancak bizler Yeditepe’nin görünmez emekçileri olduğumuzdan performans değerlendirmelerine dahil olamayız çünkü bizlerin üniversite çalışanı olduğumuz gerçeği yönetim tarafından tanınmamaktadır. Bu sebeple her fırsatta “öğrenci” olarak etiketlenen bizlerin performansı ancak ve ancak bölümlerimiz ya da dekanlıklarımız tarafından değerlendirilebilir. Oysa söz konusu arkadaşlarımızın işten çıkarılması sırasında ne bölümlerinin ne de dekanlıklarının fikri alınmamış olup bu karar yalnızca ve yalnızca Rektörlük tarafından verilmiştir.
KAMUOYUNA DUYURUMUZDUR!
Biz, Yeditepe Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde “Araştırma Görevlileri”nin tüm sorumluluklarını yerine getirmekte, bizden istenilen tüm günlerde bölümlerimizde bize ayrılan çalışma alanlarında görev almakta, “resmi/kadrolu” araştırma görevlisi arkadaşlarımızın yaptığı işlerin aynılarını yapmakta olan, YÖK’ün ve üniversite yönetiminin öngördüğü ve bizlere yakıştırdığı isimle “Lisansüstü Burslu Öğrenci”leriz.
ASLINDA SİGORTASIZ, İŞ GÜVENCESİ OLMAYAN, GELECEKSİZ BİLİM EMEKÇİLERİYİZ!
Her üniversite çalışanının veya öğrencisinin bildiği gibi, hepimiz bölüm ve üniversite çapında sınav gözetmenliği, tanıtım görevi, her tür idari işin yürütülmesi, e-dönüşüm ve planlama sorumluluğu / takibi, akademik danışmanlık, öğrenci kayıtları ve ders çizelgesi takipleri, ERASMUS danışmanlığı, proje danışmanlığı, laboratuvar sorumluluğu, YÖK, Dekanlık ve Enstitülerden gelen her türlü idari/bürokratik iş (FEDEK, MÜDEK, Faaliyet Raporları, Bologna raporlamaları, vs.) gibi çeşitli görevleri fiilen yürütmekteyiz. Söz konusu işlerle ilgili şifre ve yetkilerimiz son aylarda elimizden alınmış, bölümlerde aynı işleri hâlen fiilen yapmakta olduğumuz halde emeğimiz kâğıt üzerinde görünmez kılınmıştır. Emeğimizi görmemekte direnen sadece YÖK ve üniversite yönetimidir.
“Araştırma Görevlisi” Nedir?
Üniversitelerin bünyesinde, yukarıda saydığımız -hepimizin fiilen yaptığı- işleri yürüten, sigortalı/iş güvenceli bir akademik çalışandır, işçidir.
“Lisansüstü Burslu Öğrenci” Nedir?
Akademik başarısı nedeniyle eğitim ve yaşam destek bursuna hak kazanmış, sadece bilimsel çalışmalarda bölüme destek olma taahhüdüyle üniversite bünyesine dahil olmuş öğrencilerdir.
Biz, burslu öğrenci statüsünde üniversiteye dahil edilip, Araştırma Görevlisi işi yapıyoruz! Yaşamsal giderlerimizi karşılamamıza bile yetmeyen “burs”lar alıyor, iş ve gelecek güvencemiz olmadan çalıştırılıyoruz. “Burs”, başarı karşılığında verilen bir hibe olup hukuken karşılıksız olması gerekirken biz burslarımızın karşılığını bölümlerimizdeki her tür bilimsel ve idari etkinliklere katılarak ve bu etkinlikler çerçevesinde bizden istenenleri yerine getirmek üzere çalışarak her gün kat be kat geri ödüyoruz. Tüm bunları yaparken yapmamız gereken bilimsel çalışmalardan geri kalıyoruz. Takdir edeceğiniz gibi üniversite tarafından bize aylık olarak yapılan ödemeler aslında burs değil emeğimiz karşılığında bizlere ödenen yetersiz “maaş”lardır. Bunun çarpıcı birkaç örneği, sağlık sorunları nedeniyle rapor alıp bir süre çalışamayan arkadaşlarımızın maaşlarının, 1 ay = 30 iş günü bazında hesaplanarak kesintiye uğratılması ve geçici süreliğine akademik gelişim için yurtdışına giden arkadaşlarımızın kamu çalışanı tanımında geçen “ücretsiz izinli” sayılarak ‘’burs’’larının ödenmemesidir. Statümüzün muğlaklığından kaynaklanan güvencesizlikle her an hem lisansüstü eğitimimizi hem işimizi hem de bursumuzu kaybetme tehdidi ile karşı karşıyayız.
Her vakıf üniversitesi belli sayıda burslu öğrenci okutmakla yükümlüdür ve bunun karşılığında devletten yardım alır. Bizi bu şekilde çalıştırarak üniversite,
Burslu öğrenci kotasını doldurmakta,
Sigortasız, düşük maliyetli, “esnek” emek gücü yaratmakta,
İdari iş yükünü bize yükleyerek işe alacağı idari personelden tasarruf etmektedir.
Bizi burslu öğrenci statüsünde bünyesine katıp araştırma görevlisi görev tanımıyla çalıştırarak üniversitenin üzerimizden birkaç farklı biçimde çıkar ve fayda sağladığını sizlere önemle hatırlatmak isteriz! Üniversite suç işlemekte ve dahası bir insanlık ayıbı sergilemektedir.
Bizler bugünümüz ve geleceğimiz için kaygı duyuyoruz.
PEKİ NE İSTİYORUZ?
GÜVENCELİ İŞ, GÜVENCELİ GELECEK!
Tüm fakülte ve bölümlerde birlikte çalıştığımız, aynı işi yaptığımız ”resmi/sigortalı/kadrolu/güvenceli” Araştırma Görevlisi arkadaşlarımızla aynı ücretlerle ve aynı koşullarda çalışmayı,
Üniversitenin görünmez işçileri olarak artık özlük haklarımızın gasp edilmeden “Araştırma Görevlisi” olduğumuzun kabullenilmesini ve emeğimizin görünür, ünvanımızın resmi ve tanınır olmasını,
Bizlere “burs” adı altında ödenen paraların “maaş” ödemesi olduğunun kabul edilerek insani yaşam standartları ölçüsünde kimseye muhtaç olmadan, ek işlerde çalışmak zorunda kalmadan yaşamamıza imkan verecek seviyeye çekilmesini,
Eğer LİSANSÜSTÜ / DOKTORA / YÜKSEK LİSANS BURSLU ÖĞRENCİ statüsünde kalmamızda ısrar ediliyorsa, görev tanımımızın belirlenmesini, haftada azami 20 saatlik çalışma saatlerinin bu bağlamda düzenlenmesini
VE HERHANGİ BİR GEREKÇE BELİRTİLMEDEN, İŞTEN ÇIKARILAN ARKADAŞLARIMIZIN EN KISA SÜREDE İŞLERİNE İADE EDİLMELERİNİ talep ediyoruz.
Akademisyen olma yolunda şimdiye dek sineye çekebildiğimiz bu süreç ve uygulamaları artık sorgulama noktasındayız. Varlığımızı, emeğimizi ve idealist duygularla çalışma hevesimizi göz ardı eden üniversite yönetimine karşı içinde bulunduğumuz koşulları değiştirebilmek için size sesleniyoruz!
Ulaşmak istediğimiz akademik özgürlük ve hakça yaşam seviyesine ancak demokratik süreç ve yöntemlerle sorunlarımızı tartışıp aşarak, birlikte erişebiliriz. Bizler akademik özgürlüğümüzü ve özlük haklarımızı geri kazanmak ve akademik köleliğe son vermek için sizleri DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ!
Yeditepe Üniversitesi Asistan Dayanışması