Türkiye ve yurt dışında 89 üniversiteden 1128 akademisyenin imzasıyla açıklanan ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildiri gerekçe gösterilerek KHK ile ihraç edilen, yargılanan, cezalandırılan ve her fırsatta linç edilmeye çalışılan barış akademisyenlerinin bir bölümünün Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurular geçtiğimiz günlerde görüşülerek ‘hak ihlali’ kararı verilmiştir.
Barış bildirisine imza attıkları için yüzlerce akademisyenin üniversitelerden ihraç edilmesini destekleyen ve bünyesindeki akademisyenlerin görevlerine son veren bazı üniversite yönetimleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararının hemen ardından harekete geçmişlerdir. İstanbul Üniversitesi AYM kararını eleştiren bir yazı yayınlarken, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin rektörlükleri, akademik personeline yazı göndererek barış akademisyenleriyle ilgili hak ihlali kararı veren AYM’ye tepki gösterilmesini istemiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin barış bildirisini imzalayan akademisyenler için verdiği hak ihlali kararına karşı çeşitli üniversitelerden akademisyenlere üniversite yönetimleri tarafından üniversite rektörlüklerinden başlayarak dekanlıklara; dekanlıklardan bölüm başkanlarına gönderilen whatsapp mesajı ile duyurulan ‘karşı bildiri’nin akademisyenler tarafından imzalanması istenmiştir. Yukarıdan talimatla toplanmaya çalışılan ve kamuoyuna 1071 olarak açıklanan bildirgede bazı imzaların çift olduğu, bazılarının ise imzacıların bilgisi dışında atıldığı ortaya çıkmıştır.
AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları başta olmak üzere idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağladığına ilişkin anayasa hükmü açık olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi kararına karşı başlatılan bu çirkin kampanyayı yürütenler açıkça suç işlemektedir. Yargı kararlarını kendi siyasal-ideolojik saplantıları doğrultusunda değerlendiren ve hukukun en temel ilkelerine açıkça meydan okumak anlamına gelen bu tutum Türkiye’de üniversitelerin getirildiği içler acısı durumu ortaya koymaktadır.
Barış için akademisyenlerin bugüne kadar karşı karşıya olduğu tehditler, yaşanan ihraçlar ve hukuk dışı uygulamaların Anayasa Mahkemesi tarafından ifade özgürlüklerinin ihlal edilmesi olarak görülüp ‘hak ihlali’ olarak değerlendirilmesi önemli olmakla birlikte, kararın hukukun gereği olarak tüm üyelerin oybirliği alınmamış olması düşündürücüdür.
AYM’nin ifade özgürlüğü ile ilgili olarak almış olduğu bu önemli kararın gereği derhal yerine getirilmeli, barış akademisyenleri ile ilgili her türlü hukuki-idari cezalandırma ve soruşturmalara son verilmeli, ihraç edilen akademisyenler bütün hakları ile birlikte görevlerine en kısa sürede iade edilmelidir. AYM’nin hak ihlali kararı sonrasında barış akademisyenlerine yönelik her türlü hukuk dışı girişim ve uygulamalarda imzası olanlar hakkında soruşturma başlatılmalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin, barış akademisyenlerine açılan davalar için hak ihlali kararı vermesine karşı el altından imza kampanyası başlatmaya çalışan üniversite yönetimlerinin tutumunu hem hukuk, hem de barış düşmanlığı olarak değerlendirmek mümkündür. Sadece kendileri gibi düşünenler için hukuk ve demokrasi isteyen, düşünceyi ifade özgürlüğünü ‘terör propagandası’ olarak görenlerin üniversitelerimize verebileceği hiçbir şey yoktur.
Bazı üniversite yönetimlerinin talimatıyla iktidarın siyasal-ideolojik reflekslerine paralel olarak karşı bildiri yayınlanması ve imza toplanmasını hukuk dışı olduğu kadar, utanç verici bir gelişmedir. Eğitim Sen olarak üniversitelerimizin ve akademisyenlerin bu tür siyasi operasyonlara alet edilmesini kınıyor, barış ve demokrasi düşmanlarına karşı insanlığın en temel evrensel değerlerini savunmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.