Nefret Söylemine ve Öğrencilerimizi Hedef Alan Saldırılara Karşı Mücadele Edelim!

Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin kayyum rektöre karşı bir aydır devam eden protestoları çerçevesinde düzenledikleri sergide kullanılan bir görsel bahane edilerek, başta LGBTİ+’lar olmak üzere bütün Boğaziçi bileşenlerine karşı başlatılan linç ve sindirme kampanyası artarak devam ediyor. İktidar yönlendirmesiyle başlatılan bu kampanyada 2 öğrencimiz tutuklandı, 2 öğrencimiz ise ev hapsine çarptırıldı.

Kayyum rejimi üniversite bileşenlerinin kolektif mücadelesi ve kamuoyunun dayanışması karşısında tek çıkar yolu nefret söyleminde görmüş olsa gerek ki İçişleri Bakanı’ndan Yükseköğretim Kurulu’na, Diyanet İşleri Başkanı’ndan valisine kadar iktidarın organı günlerdir iştahla bu konuyu gündemde tutuyor. Konu ile ilgili açıklama yapan bütün kamu görevlileri ağız birliği içinde nefret suçu işlemektedir.

Öncelikle bilinmelidir ki, ifade özgürlüğü insanlığın kolektif mücadelesinin sonunda kazanılmış bir haktır ve sanat eserleri de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir. LGBTİ+ hakları insan haklarıdır ve tartışmaya açık değildir. İfade özgürlüğünü ve insan haklarını ayaklar altına alarak yapılan bu tutuklamalar, evrensel hukuk ilkelerine, ulusal ve uluslararası ceza muhakemesi kararlarına aykırıdır.

Kayyum rejimi, sistematik olarak yürüttüğü nefret söylemi ve provokatif girişimlerle protestoları bitiremeyince, bir kez daha öğrencileri ölçüsüz bir polis şiddetiyle yüz yüze bıraktı. Tutuklamaları protesto edebilmek için düzenlenmek istenen eylem keyfi biçimde engellendi, kampüs kapısına gelen öğrenciler gözaltına alındı, bir arada yürüyen öğrenciler darp edilerek gözaltına alındı, destek için gelen kitle örgütlerinin basın açıklamasına şiddetle saldırıldı.

İstanbul’da birçoğu kampüse ulaşmak için otobüs duraklarında bekleyen 160’a yakın üniversite öğrencisi gözaltına alındı. Benzer biçimde İzmir’de de, Boğaziçi Öğrencilerine destek olmak için yapılmak istenen basın açıklamasına saldırılarak, 27 öğrenci gözaltına alındı. Akşam saatlerinde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs içerisinde bir araya gelen öğrenciler ise kampüsü kuşatan polis birlikleri tarafından saatlerce ablukada tutulduktan sonra, kampüsü işgal eden çevik kuvvet tarafından tartaklanarak zorla kampüs dışına sürüklendi

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan polis şiddetinin sorumlusu hükümet, YÖK ve Boğaziçi’nin kayyumu Melih Bulu’dur.

Kendisinden olmayan herkesi terörist ilan eden iktidar, kayyum rejimini üniversite üzerinde terör estirerek kurmak istemektedirler. İktidarın bu saldırganlığına karşı bütün bireylerin eşit ve demokratik bir biçimde katıldığı yükseköğrenim alanını savunacağız. Üniversite özerkliğine, ifade özgürlüğüne, cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi ne olursa olsun herkesin eşit biçimde sahip olduğu insan haklarına ve demokrasinin en temel ilkesi olan laikliğe sonuna kadar sahip çıkacağız.

Eğitim Sen Üniversite Şubeleri olarak bizler:

Tutuklanan, ev hapsine çarptırılan ve gözaltına alınan tüm öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Başta LGBTİ+’lar olmak üzere öğrencilerimizi hedef alan her türden ayrımcı, dışlayıcı, ötekileştirici yaklaşıma son verilmesini istiyoruz.

Üniversite’nin değil, Saray’ın iradesiyle o koltukta oturan Kayyum Melih Bulu’nun derhal istifa etmesini bekliyoruz.

Toplumun tüm kesimlerinin parasız, bilimsel, kamusal, eşit, anadilde ve nitelikli bir eğitim görmeleri için insan, toplum ve doğa yararına bir üniversite için mücadelemize; Boğaziçi Üniversitesi bileşenleriyle dayanışmaya devam edeceğiz!

Kayyumlar gidecek; üniversiteleri, bizler, üniversitelerin gerçek bileşenleri yöneteceğiz.

EĞİTİM SEN ANKARA 5 NO.LU ÜNİVERSİTELER ŞUBESİ

EĞİTİM SEN İSTANBUL 6 NO.LU ÜNİVERSİTELER ŞUBESİ

EĞİTİM SEN İZMİR 3 NO.LU ÜNİVERSİTELER ŞUBESİ

EĞİTİM SEN KOCAELİ ÜNİVERSİTE TEMSİLCİLİĞİ

EĞİTİM SEN MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTE TEMSİLCİLİĞİ